x-ray

acikelli
İnsanlık için ne faydalı bir icat. Düşünsenize kırık var ama nerede olduğu belli değil. Benimde küçükken kollar kırıldı. Doktorlar bakıyorlardı düzgün kaynamıyorsa o bölgeye müdahale edip tekrar alçıya alıyorlardı. Üç kez ameliyat geçirdim şükür kaynadı kemikler. Yoksa 8 yaşında olduğum ve büyüme çağında olduğum için her sene protez değişecekti kol uzadıkça. Şükür atlattık. Tek sıkıntım hayatım boyunca bilek güreşi yapamadım doktor yasaklamıştı, varsın bu olsun derdimiz :)

gerçek aşk

farmasiyen
sadece rüyalarda ve hayallerde kaldığı düşünülen özel bir duygu. her çift kendilerinin bu duyguyu yaşadığını zannetse veya kendileri de aşklarının gerçek olmadığını bildiği halde dışarıdan öyle gözükmek için rol yapsa da; gerçek aşk bulunmaz Hint kumaşı dedikleri şeydir. tasavvuf ehline göre hakiki aşk Allah aşkıdır. geri kalanı mecazi aşk olarak nitelendirilir. bugün dağları delen bir Ferhat, çölleri aşan bir mecnun bulmak imkansızdır ama hiç olmazsa insanların aşka saygı duyması gerekir. mesela çıkarları için onu kullanmaması, sevmediği halde seviyormuş gibi gözükmemesi... gerçek aşk kavuşamamaktır, beklemektir, hasret çekmektir diyenler de haksız sayılmaz. gerçek aşkı elde etmek öyle kolay olmasa gerektir. her şeyin bir külfeti olduğu gibi gerçek aşka sahip olmanın da bir bedeli olmalıdır. sonuç olarak gerçek aşkın ne olduğu üzerine herkes farklı bir şey söyler ama en azından onun; sevdiği kişiye istediği her şeyi almak olmadığı kesindir. ya da gerçek aşk ten uyumundan ibaret değildir. zira aşk yalnızca
dokunmak ve çiftleşmekten ibaretse hayvanların aşk konusunda insanlardan daha ileri olduğunu söylemek lazım gelir. herkes ilk aşkını gerçek aşk zanneder ama -istatistiksel veriler gerçeği yansıtmayabilir ama- %95'i yanılır.
ama bence bir insan diğer bir insanı onun haberi olmadığı veya red cevabı aldığı halde karşılıksız seviyorsa, bu sevgiyi içinde yaşıyor ve onu buna zorlamıyorsa, sevdiği kişi bir başkasını sevse hatta evlenip çoluğa çocuğa karışsa bile o hiç vazgeçmiyorsa hissettiği şey gerçek aşktır.

cansu dere

radar
sadakatsiz'in aldatılan ama aldatarak intikamını alan, bir yandan zavallı bir yandan psikopat, bu bölümde volkan'ın geri dönmesi neticesinde hayatının şaftı kayacak olan, güzel ve zengin doktor asya'sı. fakat bana kalırsa o rol, kendisinin üzerinde emanet gibi durmaktadır. hayır yani bir serenay sarıkaya, bir özge özpirinçci falan olaydı; aldatılan ve intikam hırsıyla yanıp tutuşan bir kadını daha gerçekçi oynayabilirdi şeklindeki düşünceler beynimi işgal etmektedir. artık 40 yaşına vâsıl olan, anason'un dediği gibi 'yaşlandırıyor seni aynalar' moduna girmiş, hafiften yolun sonuna doğru yaklaşan, cahit sıtkı tarancı'nın 'yolun yarısı eder' dediği yaşı geçeli tam 5 yıl olmuş cansu dere; şimdi eski bir fotoğrafı ile gündemdedir. meşhur atv dizilerinden ezel ve sıla'nın da başrollerinde yer alan cansu dere, en çok da Eyşan karakteriyle hem türkiye'de hem yurt dışında popüler olmuştu, hatırlanmalıdır. aslında kariyeri mankenlikle başlamış fakat oyunculukla 'u' dönüşü yapmıştır. işte lafı oraya getireceğim; kariyerinin daha ilk yıllarında, henüz çok amatörken çekilmiş olan bir resmi sosyal medyada çok konuşulmaya başlanmıştır. değişimiyle gripin şarkısındaki gibi 'nerden nereyeee' dememize sebebiyet veren cansu dere; 'ya Miss Turkey 3. güzeli olan cansu bu muydu yaaaw?' diye tekrar sorgulatmıştır. neyse, bu arada belirtmeden geçmeyeyim; cansu dere 'anne' dizisinde de turna'ya sahip çıkan zeynep öğretmen olarak rol almıştır. sıkı takipçisi olduğum bu dizide zeynep öğretmenin başına gelen o fecî, o elîm kaza beni fazlasıyla üzmüştür. Şahsiyet'te cansu dere, nevra elmas'ı nasıl oynadı; orası benim açımdan bir muammadır. yıl olmuş neredeyse 2021, hâlâ şahsiyet dizisini izlememişimdir. fi'den sonra yerine hiçbir şey koyamadığım için, şahsiyet dizisiyle yeni puhu tv yapıtlarına yelken açmak bana ağır gelmiştir. (konu yine çorba oldu farkındayım ama işte eskidefterler'in böyle bir atmosferi vardır. insan yazmaya başlayınca kendini durduramamaktadır. eskidefterler'e sevgilerimi sunarken, bu ortamın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletmek üzerime düşen bir borçtur.)
not: kardeşi arda dere silahlı saldırıya uğramıştır, kendisine de geçmiş olsun dileklerimizi gönderirken bu fasıl burada son bulmaktadır.

deyrulzafaran manastırı

danisman
Deyrulzafaran Manastırı - Mardin
Deyrulzafaran Manastırı, Mardin'in 4 kilometre doğusunda, Mardin Ovasına hakim bir noktadadır. Üç kattan oluşan Manastır 5'inci yüzyıldan başlayarak farklı zamanlarda yapılan eklentilerle bugünkü haline 18'inci yüzyılda kavuşmuştur. Manastır, MÖ Güneş Tapınağı, daha sonra da Romalılar tarafından kale olarak kullanılan bir kompleks üzerine inşa edildi. Romalılar bölgeden çekilince Aziz Şleymun bazı azizlerin kemiklerini buraya getirterek kaleyi manastıra çevirdi.

Bu nedenle Manastır, önceleri Mor Şleymun Manastırı olarak biliniyordu. Mardin ve Kefertüth Metropoliti Aziz Hananyo'nun 793 yılından başlayarak büyük bir tadilat yapmasından sonra Manastır onun adıyla, Mor Hananyo Manastırı olarak bilindi. 15. yüzyıldan sonra da Manastır'ın etrafında yetişen zafaran (safran) bitkisinden dolayı Manastır, Deyrulzafaran (Safran Manastırı) adı ile anılmaya başlandı. Hala aktif bir şekilde hizmet vermeye devam ediyor.

kahve

helldorado
İnşallah diyorum. Bende en çok mis gibi kafelerde içmeye hasretim. Olabildiğince uzak durmaya çalışsam da hala olmuyor. İnsan artık eski günleri ve anları özlüyor. Hele hele kahve ise konu akan sular bende de duruyor.

hoş geldiniz, bilginizle fikirler ve eleştiriler getirdiniz.


eski defterler ile zamanda yolculuk açılıyor. dün, bugün, yarın ve sonsuza değin el değmemiş konularda deneyim ve düşüncelerinizi açıkça paylaşabildiğimiz kronolojik bilgilik, hayata dair ne varsa aklınızdakilere 7/24 tercüman olacak etik çerçevede bir topluluğuz.
üyemiz olarak, zaman makinesi eski defterler'e siz de özgürce yazılar yazmak ve yönetimine katılmak ister misiniz? iletişim: sozluk@eskidefterler.com / +908503022238

hemen yazar olun