Eskilerin meşhur taverna şarkıcısı. Alkole bağlı olarak hızlı bir hayat geçirmiştir ve 2009 yılında sirozdan vefat etmiştir.

Kutupta yaz gibi ve adını yollara yazdım şarkıları meşhurdur.

Endülüs İspanya'nın en güzel bölgesi. Endülüs mimarisinin en güzel örnekleri bu bölgede. Arap ve İspanyol kültürüne aile mimarileri bu bölgede görebilirsiniz.Bunda yillarca Arap himayesinde kalması da etkili.Mimariye ve yemeklerine hayran kalınabilir.

"Geceleri gökkuşağına boyamak mıdır suçum? Herkes bağırırken şiirler okumak mı, susmak mı sözün bittiği yerde, kusmak mı sindirebildiklerinizi? Apansız uykum kaçıyor kaç gece, bu da aleyhime kanıt? Sondan saymaya başladım adları, böyle hoşuma gidiyor. Beğenmeseler de seviyorum ellerimi, hep olmayacak düşler görüyorum, yenileceğim kavgalara giriyorum durmadan. Silin adımı listenizden, yokum; aslında bir oyun olan kavgalarınızda ve aslı bir kavga olan oyunlarınızda. Kirli sevinçlerinize ortak etmeyin beni. Gözyaşlarınızı da paylaşmıyorum. Yalan övgülerinize ihtiyacım yok. Gıyabımda kesinleşmiş hükümler verin. Bir sürgün nereye sürülebilir?! Gölgeler kelepçeye vurulur mu? Çekilin, yürümediğiniz yollarımı kirletmeyin!"
-SuçVeCeza,Dostoyevski-

Aslında mantıklı öncelik yaşlılar gibi risk grubu yüksek olanlara verilmeli yada kronik rahatsızlığı olanlara. Maske dağıtımı bile sağlıklı yapılanadı aşı dağıtımından bahsediyoruz milyonlarca kişi aşı olacak süre normal karşılanmalı bence.

İstanbul'da eski nişanlısı Oktay Dönmez tarafından bir restoranda katledilen avukat Dilara Yıldız cinayetinde yeni detaylar ortaya çıktı. Katil zanlısı tutuklanırken, Yıldız'ın kurtulmak için buluşma yeri olarak karakolun 70 metre yakınındaki bir restoranı seçtiği ortaya çıktı. Dönmez'in ise cinayetten önce Yıldız'a "Kendi kanında duş aldıracağım sana" diye mesajlar attığı öğrenildi. Ne yazık ki bazı mahluklar ki bunlara insan demeye bile dilim varmıyor, bir can almanın ne kadar da kolay bir şeymiş gibi bir algı oluşturabilir ama bu kadar kolay değil, olmamalı. Eminim ki bu şekilde vahşice öldüren mahluklarin psikolojileri de sağlıklı olan bireyler değildir, oturup geçmişlerini çok iyi değerlendirmek lazım ve bunların ancak tam teşekküllü ve çok boyutlu olarak bir tedavi sürecinden sonra sokağa caikmalarına izin verilmelidir. Hepimizin başı sağolsun. Allah rahmet eylesin.

Tokat'ta 140 yaşındaki tablo polis operasyonu ile ele geçirilmiş ve tablonun orijinal olduğu belirlenmiş. Zaten orijinal değil çakma olsa kim niye kaçırmaya çalışsın yada polis niye baskın yapsın anlamadım. Tabiki orijinali olacak ki kaçakçılar bu kadar zahmete girmişler.

İlk rahim nakli ardından 2.si tabiki gene Akdeniz üniversitesi tıp fakültesi hastanesinde gerçekleşti. Kadavradan alınan rahim 32 yaşında doğuştan rahmi olmayan bayana aktarıldı. Prof.dr özlenen Özkan ve başarılı eşi Ömer Özkan bu ameliyatında üstesinden başarıyla geldi. Gecen yıl derya sert e nakledilen rahim ile hamile kalan genç kadin bugün çocuğunu büyütüyor.

Şükür etmek kabul etmektir bence. Ve erdemli bir davranıştır. Yaradana her nefes için şükür etmek gerekir. Düşüncem şu ki şükür diyorsak devam etmesini istiyoruzdur. Mesela hastayız buna şükür etmemek lazım hamdolsun demek lazım ki artmasın. Nimete ve iyiliğe şükür etmek lazım.

Kesinlikle havluya çok yakışıyor. Önemli olan doğru ip ve kasnagin gergin olması. Artık kit satan birçok kişi de var. Yani evde boşuna lak lak yapılacağına bence bu tür el işleri tercih edilebilir.

Mansur Yavaş: "Bugün Fırat, haziranda Aybüke'ydi, ağustosta Eren. Ne acı ki tarih yapraklarını artık gencecik canlarımızla hatırlıyoruz. Ruhun şad, mekanın cennet olsun Fırat Yılmaz Çakıroğlu."Dedi. Peki kimdir bu Fırat Yılmaz Çakıroğlu? Ege Üniversitesinde 20 Şubat 2015'te öğrenciler arasında çıkan kavgada, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu hayatını kaybetmiş, 7 kişi yaralanmıştı. Gözaltına alınan Sosyoloji Bölümü 4. sınıf öğrencisi Nurullah Semo tutuklanmış, 7 zanlı adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Semo, "kasten öldürmek" ve "devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmak" suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmıştı. Kim için ne için bu gençler birbirlerine kırdırıldı? Biri gencecik hayatının baharında iken toprağa, diğeri hapse. Bunların hesabını kim verecek bunların ailelerine? Düşündükçe kahr oluyorum. İçim yanıyor. Umarım bu son olur, tarih sayfalarını çevirirken kutlu günlerimiz için olur, kara günlerimiz için değil.